2023, Cilt 39, Sayı 4, Sayfa(lar) 177-184
Karvakrol sıçanlarda akrilamidin neden olduğu hepatotoksisiteyi hafifletir: Deneysel bir bakış
Aysegul Bulut1, Goktug Senturk2, Durmus Hatipoglu3, Mehmet Burak Ates1
1Selcuk University, Veterinary Faculty, Department of Pathology, Konya, Türkiye
2Aksaray University, Veterinary Faculty, Department of Physiology, Aksaray, Türkiye
3Selcuk Univercity, Veterinary Faculty, Department of Physiology, Konya, Türkiye
Anahtar Sözcükler: Antioksidan, karaciğer, kekik, hepatoprotektif, oksidatif stres
Görüntülenme Sayısı:723 - İndirilme Sayısı: 216

Amaç: Bu çalışmada, akrilamid (AA) kaynaklı hepatotoksisite üzerine karvakrolün (CRV) rat karaciğeri üzerine koruyucu etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada toplam 30 adet Wistar Albino rat kullanıldı. Ratlar; Kontrol (n:6), CRV (n:8, 50 mg/kg/gün karvakrol, i.p ), AA (n:8, 40 mg/kg/gün akrilamid, gavaj) ve AA+CRV (n:8, 40 mg/kg/gün akrilamid, gavaj + 50 mg/kg/gün karvakrol i.p) olmak üzere 4 gruba ayrıldı. 15 günlük deneysel çalışmanın ardından anestezi altında kan örnekleri alınan hayvanlara ötanazi uygulanarak nekropsileri yapıldı. Serum örneklerine karaciğer fonksiyon testleri uygulandı. Aynı zamanda histolojik analiz, skorlama ve hematoksilen-eozin boyama için karaciğer dokuları %10'luk formaldehit solüsyonunda tespit edildi.

Bulgular: Mikroskobik incelemede; AA?nın hidropik dejenerasyon, yağlanma, nekroz/apoptoz, safra kanalı proliferasyonu, dissosiasyon, konjesyon, megalositozis ve mononükleer hücre infiltrasyonlarına neden olduğu tespit edildi. Buna paralel olarak ALT, AST ve ALP düzeylerinde AA kaynaklı artışlar tespit edildi. Diyete CRV eklenmesiyle histolojik yapı ve karaciğer fonksiyon testleri önemli ölçüde iyileşti. Bu bulgular, CRV?nin AA?nın neden olduğu karaciğer hasarını iyileştirerek hepatoprotektif etkiye sahip olduğunu ortaya koydu.

Öneri: Bu çalışma CRV'nin AA kaynaklı karaciğer hasarını hafiflettiğini gösterdi. Karaciğer hasarını önleyici etkisinin antioksidan özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak spesifik mekanizmanın moleküler düzeyde belirlenmesi ve terapötik yönetim önerilerinin sunulması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.